7 Şubat 2014 Cuma

Tatar Salim


Bendeniz klasik anlamda milliyetçi bir kişi sayılmam; insanların bu tarz fikirler uğruna çatışmasını aklım almamıştır hiçbir zaman. Bu özelliğimi, "Lokantalarım"ın sayfalarında çiziktirdiklerimi dikkatli okuyanlar, satır aralarındaki bazı ipuçlarını görmeye ilgi duyanlar gayet iyi bilir. Fakat nedendir bilinmez, bir şekilde söz döner meselesine geldiğinde, bu güzide yemeğin "Türk" kökenli olduğu iddia etmek gelir içimden. Bu -adı üzerinde- bir iddiadır doğal olarak; aslında elle tutulur, dişe dokunur bir temeli de yoktur, kesin bir bilgiye dayanmamaktadır. Sadece içimden gelen kuvvetli bir histir. Sanırım yurtdışında dolanırken önünden geçtiğim Ortadoğu ya da Yunan lokantalarında "Donner" yazması sinirime dokunduğu için ayırdına vardım bu durumun, pek emin değilim. Yaşadığım memlekette bu meretin hası pişirilir ve her gün tonlarca tüketilir, diye bağırıp çağırmak geçer "Donner" yazan yerleri gördüğümde içimden. Bu duygunun sebebini hiçbir zaman kendime de açıklayamamışımdır sevgili dostlar, lakin bildiğim bir şey varsa, döner denen muazzam lezzeti çok sevdiğimdir. Uzun süre ayrı kaldığımda rüyalarıma girecek kadar hayatımda yer işgal eden bu mühim icadı mideye indirmek, fırsat buldukça farklı yerlerde gerçekleştirdiğim, hatta gelenek haline getirdiğim bir ritüeldir. Zaman zaman abartarak kendimi "ideal döneri arayan bir adam" olarak nitelendirdiğim bile olmuştur. Zira bu harikulade yemeğin soslusu, sebzelisi, sadesi, yoğurtlusu, keçi etinden olanı, danası, kuzusu, yağlısı, yağsızı, ekmek arası olanı, dürümü ve hatta pilavüstü sunulanı  mevcuttur. Hal böyle olunca, Halikarnas yöresinde kıyak kafayla yenmiş olanının tadı ile iş için gidilen bir öğlen yemeğinde silinip süprülenin tadı hiçbir vakit aynı değildir. Tıpkı Bursa'nın meşhur lokantalarında sos ve tereyağına bulanmış olanı ile, Üsküdar'ın Kanaat Lokantası'nda yanına beğendi koydurup yediğim döner gibi, hepsinin tadı ve yeri ayrıdır.

Ben Maltepe bölgesindeki Dönerci Ali Usta'dan keyif alanlardanım. Yeri sakil de olsa, çok kalabalık ve fabrikasyon hissi de verse, ara ara bu lokantaya gitmekten büyük mutluluk duyarım. Hayatımda yediğim en güzel dönerlerden biri, Kapalıçarşı'daki Havuzlu Lokanta'da getirdikleri, tıpkı Kanaat'teki gibi yanına beğendi koydurduğum dönerdir. (Bunu bu blog'da yazmış olmalıyım). Köşebaşı Levent'in çöp şişi gibi dönerini de severim. Belki bir gün bütün bunları karşılaştırdığım bir yazı yazma fırsatım da olur. 

Ama bugünkü yazımızın konusu, başlıkta da gördüğünüz üzere, Ataşehir'in merkezi bir yerine konumlanmış Tatar Salim, sevgili dostlar. Ataşehir büyük bir ilçe. Arazisi, binası, insanı bol. Sempatik mi? Hayır. Antipatik mi? Ümraniye kadar değil. Arada derede bir bölge işte. Meskun mahal olmasından ötürü, pıtrak gibi açılan lokantaları meşhur bu ilçemizin. İşte Tatar Salim de bir süredir bu bölgede hizmet veren, yazılmaya değer lokantalardan birisi bana kalırsa. Bulması hiç de zor değil; Ankara "asfaltından" "klasik" Ataşehir'e doğru giderken, daha yolun başında, sağ tarafta Opet'i göreceksiniz. Hemen onun yanında. Beyaz Fırın'ın arkasından dolanarak da gidebilirsiniz. Önünde hayli geniş bir park yeri mevcut, bu anlamda sıkıntı çekmeyeceğinizi garanti ederim.

İçerisini seveceksiniz, tahta masalar, mavi ağırlıklı bir dekorasyon, süslü yer karoları... Servis hızlı, güleryüzlü ve sıkıntısız. Seçenekler az menüde. "Az ve öz yap ama iyi yap" mantığının şiddetli bir destekçisi olan beni çok mutlu eden bir durum bu. Porsiyon döner, pilavüstü döner, dürüm döner...Bana kalırsa efendi gibi porsiyon döner sipariş edin vakit kaybetmeden. Dürüm seviyorsanız, dönerin yanında getirdikleri lavaşla kendi minik dürümlerinizi yapar oyalanırsınız. Böyle daha çok zevki çıkıyor sanırım.

Öncesinde bir süzme mercimek çorbası söyleyin; Mardin Kızılkaya mercimeğinden yapılmış, kıvamlı ve ağızda merciğimeğin tadını hissettiren cinsten. İkram edilen salata, turşu ve patates kızartması ile oyalanın. Salatanın üzerindeki narlar pek bir lezzet katmış, bunu görmeden geçmeyin. Salatalık ve yeşil biber turşusu çok güzel, ama fazla kaçırıp doymayın sakın. Patates kızartması ise pek enfes; kalın kalın, ağzınıza layık. Öyle incecik, baharatlandırılmış patateslerden değil, has be has patates işte. Bütün bunlar sipariş etmeseniz de masanıza geliyor, siz de afiyetle yiyorsunuz.

Dönerin hası yağlı olur benim kitabımda. Ve Tatar Salim'in dönerini çok beğendim. Ağırlıklı olarak Biga ve Keşan bölgesinden tedarik ettikleri etleriyle, kendilerine özgü soslar ile terbiye edilerek, titizlik içerisinde günlük olarak hazırladıklarını vurguladıkları dönerleri, bana kalırsa on üzerinden sekizbuçuk alır. Yanında ayran içmenizi tavsiye ederim. Eski zaman yemekhane sürahilerinde getirdikleri bu ekşi ayran çok lezzetli. Su olarak Madran kullanıyorlarmış, tuz ise Doğu Anadolu'dan geliyormuş.

Bunları bitirdikten sonra kendinize bir iyilik daha yapın ve fırın sütlaç sipariş edin. Üzerine rendeledikleri fındık tanelerine bittim, tadı damağımda kaldı. Nişasta kullanılmadan, doğal çubuk vanilya ile taş fırında pişirilen bu tatlı, yağlı döneri yedikten sonra insana çok iyi geliyor, vücudun saatini efendice dengeliyor. Üzerine bir de çay içince tadında yenmiyor tüm bu ziyafet.

Tatar Salim benim dönerci sıralamamı değiştirdi. Sizlerin sıralaması nedir bilmem. Ama gidip denemenizi tavsiye ederim.




Tatar Salim Döner Lokantası - Ataşehir

  • Adres:
  • Telefon:
  • Faks:
  • E-Mail:
  • Atilla İlhan Cd. Efe Sk. No:2/1 Küçükbakkalköy / Ataşehir
  • +90(216) 408 26 26
  • +90(216) 408 26 29
  • info@tatarsalim.com