31 Ocak 2013 Perşembe

Adana Ocakbaşı


İnsan bazen yaşadığı kenti ne kadar az tanıdığını, her zaman geçtiği sokaklardan birinde ansızın karşısına çıkan bir lokantayı ziyaret edip şaşkınlığa düştüğünde çok daha iyi anlıyor. Sanki doğma büyüme, hatta bilmem kaç kuşak İstanbul'lu değilmişim de, buraya yeni gelmişim gibi hissettim Adana Ocakbaşı'na girip oturduğumda. Tuhaf bir his bu. Zeki Alasya- Metin Akpınar'ın Haydarpaşa Garı'ndan hayretle denize bakması gibi. Yeni ve taze bir duygu. Bir karşılaşma...Yabancı ve heyecanlı. Hafif baharatlı ve bir o kadar da sıcak. Kapıyı açtığımda, yasak elmayı ısırmak üzere gibiydim sanki. İçimde tatlı ve yakıcı bir sabırsızlık. Yüreğimi anlaşılmaz bir tempoyla attıran.


Daha mekanı saran (ve sonra gün boyu kıyafetlerim üzerinde kalmaya devam edecek) o muhteşem kebap kokusunu içime çektiğim anda bile farklı bir yere geldiğimi anlamıştım desem, duygularımı ifade edebilirim herhalde. Adana Ocakbaşı, çok sık kullandığımız, ama genelde kafamızı kaldırıp etrafta neler var diye bakmadığımız caddelerden birinde. Eğer Kurtuluş Caddesi'ni biliyorsanız, onunla kesişen ve Osmanbey'e açılan Ergenekon Caddesi üzerinde bulabilirsiniz bu lokantayı. Dışarıdan hiç dikkat çekmediği için dikkatli bakının, girişini kaçırabilirsiniz. Mekanın içinde, kolaylıkla tahmin edilebileceği gibi bir ocakbaşı mevcut. Orada müdavimler oturuyor gibi geldi bana, zira sağlam bir muhabbet dönüyor, herkes birbirini tanıyor gibiydi. Geçen akşam ocakbaşının yanından geçerken, belki bir gün buraya yalnız başıma gelirim ve buraya oturup kebapları mideye indirirken, hafif hafif demlenirim, diye geçirdim içimden. Eğer müdavimler beni aralarına kabul ederlerse tabii.

Adana Ocakbaşı, küçücük bir lokanta; masa sayısı hayli az ve oturma alanı son derece dar. Bu nedenle darlıktan rahatsız olacağınızı düşünüyorsanız, nispeten daha rahat olan aşağı kısımda yer bulmaya çalışın kendinize. Bunun dışında bir de birkaç basamakla çıkılan, asma kat gibi bir bölümü var. Orada daha klostrofobik hisler uyanıyor insanın içinde. Öte yandan, hafta içi bile olsa, buraya akşam gidecekseniz mutlaka yer ayırtın. Müşterisi, müdavimi, seveni bol, insanlar akın akın geliyorlar, pek çoğu yer bulamayıp geri dönüyor. 

Servis çok iyi, güleryüzlü, hatta esprili. Tam benim sevdiğim cinsten. Garsonların babacan ve pozitif tavrı size kendinizi evinizde gibi hissettiriyor. İşin sırrı burada. Herkese "sen zaten müdavimsin" duygusunu verebildiklerini çok net gördüm Adana Ocakbaşı'nda ve inanın, sahte bir tavırla değil, son derece alışkın bir yaklaşımla yapıyorlardı bunu. Gittiğinizde bunu görüp ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız.

Sigara içenler için dükkanın önüne sobalı bir düzenek de kurmuşlar; bu da hoşuma gitti. Lokantadan doğrudan sokağa bağlanıyorsunuz, ama kaldırımda da olsanız sizi kış soğuğunda ısıtacak bir elektirkli soba sistemi mevcut. Nitekim birlikte yediğimiz ve sigara içen arkadaşlar dışarı çıkıp bunun nimetlerinden birkaç defa faydalandılar gece boyunca.

Vee, gelelim yemeklere... Buraya kadar top çevirdiğimi düşünüp yemeklerden bahsetmemi bekleyenler için söylüyorum. Bu satıları yazarken bile ağzımın suyu akıyor resmen ! Çektiğim fotoğraflara bakarak nasıl bir masada oturduğumu hayal edebiliriniz rahatlıkla. Tahta ve dikdörtgen bir masa hayal etmenizi istiyorum. Üzerinde kuzu ve ciğerden çöpşiş (lavaş yığınları altında), patlıcanlı yoğurt, gavurdağı salatası, közlenmiş biber ve domates, uykuluk, adana kebap, kaburga, kanat ve bolca rakı olsun. Sonra beni hayal edin. Yükselen tansiyonuna rağmen bütün bu lezzetlerden tatmak için can atan ve bir yandan da fotoğraf çeken.


İzin verirseniz teker teker anlatayım masaya gelenleri, zira hangi yemeği az anlatırsam ona haksızlık etmişim gibi olacak. Gavurdağı geçekten enfesti mesela. İlk rakıyı koyduğumda, gavurdağı ona büyük bir keyifle eşlik etti ve birazcık tırnak pideyle ağzımda harika ve mutlu bir izdivaçları oldu. Tadı keskin değildi, ama yine de "ben burdayım" demeyi başarıyordu. Beğendim. Ilık gelen patlıcanlı yoğurt da alışkın olmadığım bir lezzeti, masadaki herkesin ortak görüşüne katıldım ben de. Değişik ve lezzetliydi.

Sonra masaya bir çöp şiş yığını geldi assoslist edasıyla. En baş köşeye muzaffer bir kumandan gibi kuruluverdi. Daha uykuluk arz-ı endam etmediği için, çöp şişin gecenin yıldızı olduğunu düşündük doğal olarak. Enfes lavaşın arasına soğanla dürüp koyduğum kuzu çöp şişin lezzetini burada kelimelerle anlatabileceğimi sanmıyorum sevgili dostlar. Size önerim: Acilen gidip tadına bakın! Ondan sonra, beni biraz daha anladığızda rahat rahat konuşalım. Ciğerden olan çöp şiş ise bence biraz daha az lezzetliydi, ama onun da fanatikleri çıkacağına eminim. Onu da muhakkak deneyin. Benden söylemesi.


Gelelim şu tuhaf uykuluk meselesine. Sevgili dostlar, bu yemek hayatım boyunca yediğim en güzel etlerden birisiydi demek durumundayım.Yapacak bir şey yok. Zihnimde zaman zaman canlanan bazı yemekler var böyle "en" lerden bahsederken. Mesela Kaşıbeyaz'da yediğim "etten Alinazik", ya da Arjantin'de La Tablita'da yediğim kalın biftekler, Birtat'da yediğim güveçte ciğer, Viyana Plachutta'da yediğim tadına doyulmaz Tafelpitz ya da Eleos'ta mideye indirğim ıstakoz kavurmalar gibi. İşte Adana Ocakbaşı'nın uykuluğu da böyle bir şey. Rüya gibi bir tadı var. İnsanın ağzında bir macera cereyan ediyor adeta. Hem uyuşacık, hem damakta adeta patlyor lezzeti. Hafif acılı olması da cabası. Julia Roberts'in bir filmde dediği gibi:"Yemeğimle aşk yaşıyorum" cümlesini kurdurtan türden bir deneyim. 


Adana'sı da muhteşem mekanın. Bana biraz Yüzevler'de yediğim kebabı anımsattı diyebilirim. Yüzde yüz satır etinden, bol kuyruk yağlı, insanın ağzında dağılarak şenlikler yaptıran bir yemek. Kaburgası da öyle. Tam benim sevdiğim gibi, bol etli ve bol yağlı. Üzerine bir de harika marine edilmiş hafif acılı kanatlar da gelince tam oldu sofra. Muhabbet, sohbet doğal olarak gırla gitti. Onu da kesinlikle tavsiye ederimi kaçırmayın.


Bütün bunların üzerine, bu kadar soğanlı, sarmısaklı, tuzlu yemekler yedikten sonra insanın canı tatlı bir yemek de istiyor tabii sevgili dostlar. Seçenek çok fazla değil, mekanın "atom" diye anılan; muz, kaymak ve baldan oluşan tatlısını çatal çatal yiyerek kendimize geldik gecenin sonunda. Bu tatlıyı yedikten sonra birkaç kilometre koşmanızı, ya da imkanınınız varsa başka bir şeyler yapmanızı şiddetle öneririm. Bu enerjiyi acilen harcamak gibi zaruri bir durum ortaya çıkıyor. Benden söylemesi.


Hepsinin özeti, Adana Ocakbaşı, kendi alanında tam bir yıldız. Bunu bilenler biliyor, bilmeyenler de, benim gibi, gecenin bir saatinde, böyle içeri dalıp hayretler içinde kalıyor işte. Tavsiye etmenin ötesinde, buraya gitmezseniz hayatınızda bir şeylerin eksik kalacağını söylemek isterim. Adana Ocakbaşı ölmeden önce görülmesi gereken yerlerden biri bana kalırsa. Açık konuşmak gerekirse bana Zübeyir'den daha iyi geldi. Tabii ki, son sözümü efsanevi Güler Ocakbaşı'na gidip orayı yazmadan söylemeyeceğim. Bunu da vurgulamak isterim.

Not: Bu yemeğe gittiğimin ertesi günü tansiyon hapları kullanmaya başladım. Tabii ki bu son yemekle ilgili değil, ama hayat tarzımla alakalı bir durum. Ama doktorunun kolesterol sebebiyle Lipitor kullanması ya da yemeği bırakmasını söylediği Anthony Bourdain'in de dediği gibi: "Fuck it!" İlacımı alır yoluma devam ederim.

Herkese sağlıklı ve kebaplı günler dilerim.

http://www.adanaocakbasi.com/






16 Ocak 2013 Çarşamba

Kısa...Kısa... Miss Pizza

Burayı gerçekten seviyorum. Şu aralar sırf Şişhane Meşrutiyet Caddesi üzerindeki lokantaya  gidiyor olsam da, Cihangir Havyar Sokak'taki küçücük mekanı unutmam mümkün değil. O zamanlardan anımsadığım iki kadın tarafından kurulduğu ve işletildiğiydi, fakat web sitelerine baktığımda, şu anda üç ortak olduklarını öğrenmiş bulunuyorum. Yaptıkları iş ise gerçekten birinci sınıf. Bana çocukluğumda, Feneryolu'nun efsanevi pizzacısı Konak'ta yediğim enfes pizzaları anımsatan yemekler yiyorum burada.Taş fırından çıkan, hamuru çıtır çıtır pizzanın tadına doyamıyorum desem yeridir. Mekan biraz dar olsa da, benim tercihim yaz-kış dışarıda oturmak. Masaların arasındaki daracık boşluklardan geçen garsonlar arada sırada size çarpıyorlar, ama olsun, yemeğin lezzeti her şeyin önüne geçiyor. Pizza dışında, pasta tarzı yemekleri var, ama ben onlarla hiç ilgilenmediğim için konuya dokunmayacağım ve daha önce hiç yapmadığım bir şey yaparak, doğrudan tüm pizza menüsünü sizler için yayınlayacağım. Benim favorilerim Crudo ve Cotto...

Miss Pizza

Şişhane                                             Cihangir
Meşrutiyet Cd. 86A                             Kılıçali Paşa Mh.
Şişhane, Istanbul, Turkey                   Havyar Sokak 7 34430İstanbul, Türkiye
Telefon: 90 212 251 3234                   Telefon: 90 212 251 3279
Fax:90 212 251 3235                          Fax:90 212 251 3278

Pizza Marinara Domates sos, çeri domates, sarımsak, fesleğen, yabani kekik (peynirsiz)

Pizza Margherita Domates sos, mozzarella

Miss Pizza Domates sos, mozarella, biber turşusu, kekik

Mantarlı Pizza Domates sos, mozzarella, kültür mantarı

Pizza Funghi Truffle yağı ile marine edilmiş kestane mantarı ve porcini mantarı, gorgonzola, mozzarella
Pizza Roka Ricotta peyniri, mozzarella, parmesan, roka, çeri domates
Pizza Pesto Pesto sos, marine kabak, ricotta peyniri, çeri domates, parmesan
Pizza Fiorentina Gorgonzola, mozzarella, radicchio, ceviz
Pizza Vegetariana Domates sos, mozzarella, ricotta peyniri, ıspanak, kabak, patlıcan, çeri domates      
Enginarlı Pizza(mevsiminde) Enginar püresi, marina havuç, mozzarella, ricotta peyniri, karamelize soğan, dereotu
Pizza Garden Mozzarella, sote pazı, kapari
Pizza Fresca Domates sos, mozzarella, roka, domates, soğan, çarliston biber, zeytinyağı, balsamik
Pizza Akdeniz Domates sos, mozzarella, marine patlıcan, ricotta peyniri, parmesan
Pizza Pomodoro  Domates sos, mozzarella, siyah zeytin, kapari, kurutulmuş domates, karamelize soğan
Pizza Dana Domates sos, mozzarella, dana jambon, mantar
Pizza Turca Domates sos, mozzarella, siyah zeytin, mantar, biber turşusu, sucuk
Mr. Pizza Domates sos, mozzarella, siyah zeytin, dana jambon, sucuk
Pizza Bresaola Domates sos, mozzarella, bresaola, parme
Pizza Dana Pepperoni Domates sos, mozzarella, dana pepperoni
Pepperoni Pizza Domates sos, mozzarella, acılı domuz sucuğu
Kuşkonmazlı Pizza Mozzarella, scamorza peyniri, domuz jambon, kuşkonmaz, parmesan
Pizza Cotto Domates sos, mozzarella, domuz jambon, roka
Pizza Crudo Domates sos, mozzarella, füme domuz jambon, roka
Pizza Milano Domates sos, mozzarella, milano salamı
Calzone Classic Domates sos, parmesan, domuz jambon, yumurta
Pizza Cappricciosa Domates sos, mozzarella, domuz jambon, füme domuz jambon, milano salamı, bresaola, roka
Pizza Tonno Domates sos, mozzarella, ton balığı, karamelize soğan, yeşil zeytin, kapari
Calzone Sote ıspanak, mozzarella, ricotta peyniri
Pizza Honey Mozzarella, ricotta peyniri, bal, çam fıstığı 
   








15 Ocak 2013 Salı

Kısa...Kısa... Bizim Köfte - Altunizade

Kalitesi asla düşmeyen bir köfte ziyafeti için gidilmesi gereken yerlerin başında, bana kalırsa Altunizade'deki Bizim Köfte geliyor. Buraya öğlen yemeklerinde uğrayıp, önden biraz mercimek çorbası alıyorum. 
Ardından bol soğanlı piyaz ve karışık köfte söylüyorum. Karışık köftenin içinde tadı damakta patlayan, Parmak Köfte, Kaşarlı Köfte, Acılı Köfte ve Sucuk Köftesi var. Bu lokantayı ziyarete gittiğinizde, karışık köfte söylemeyi unutmayın derim. 
Birkaç defa tavuk pirzolası, tavuk şiş gibi yemeklerin de tadına baktım, ama benden söylemesi, siz siz olun köftyeden şaşmayın. 
Üzerine tel kadayıf ya da irmik helvası yemenizi öneririm. Çay-kahve istiyorsanız ise, kesinlikle kahve söyleyin, zira çay gerçekten çok kötü.
Servis güleryüzlü ve hızlı. Öğlen vakitleri tıklım tıklım olmasına karşın yemekleriniz hep hızlıca masanızda oluyor.
Ulaşımı ise çok kolay. Altunizade Capitol'ün tam yan sokağında bulabilirsiniz Bizim Köfte'yi.
Mahir İz Caddesi
Altunizade İş Merkezi 30/1

14 Ocak 2013 Pazartesi

Kısa...Kısa... / Ayder Kurufasülye ve Köfte Salonu - Bağlarbaşı

Bağlarbaşı'nın göbeğinde, Nuhkuyusu Caddesi üzerinde bir Karadeniz yemekleri ziyafeti çekmek istiyorsanız, hiç tereddüt etmeden Ayder'e uğrayabilirsiniz. Uzun zamandır burada hizmet veren ve geniş bir müşteri kitlesine sahip bu lokantayı sıla hasreti çeken Karadenizliler'e şiddetle tavsiye ederim. 
Burada yemeğe başlamadan önce tadı hiç de fena olmayan mercimek çorbası içiyorum mutlaka. Sonra da, o günkü açlık durumuma göre ne yiyeceğimi seçiyorum. Kurufasülyesi çok iyi. Ben pilavın üzerine serpilmiş kurufasülyesini tercih ediyorum genellikle.. Pilavı da tam bana göre; tereyağlı ve mis gibi kokuyor. 
Bazen tavada erimiş peynir üzerine ilave edilmiş tereyağı ile kuykak getiriyorlar. Peynir fondüsü misali ekmek banarak, kendimden geçip yiyorum. Bazen de karalahana dolması sipariş edip keyif çatıyorum. Bu arada Akçaabat köftesi de ağızlara layık, nefis bir yemek. Bazı öğlenler, ayranla birlikte mideye indiriyorum köfteleri. Yanında da, yemekten büyük mutluluk duyduğum taşfırın ekmeği... 

Yolunuz düşerse mutlaka denemenizi öneririm.

Tel:      0 216 495 88 59

11 Ocak 2013 Cuma

Gedikli Meyhanesi

Asmalımescit mıntıkasının göbeğinde, her daim dolu ve cıvıl cıvıl bir meyhanedir Gedikli. Bir zamanlar, Sofyalı Sokak'taki yerlerine gittiğim, özenle hazırlanmış mezelerinden büyük keyif aldığım, şimdilerde ise yeni yerlerini sürekli ziyaret ettiğim bu mekanı anlatmak istiyorum bugün sizlere. Yeri gerçekten çok kolay. Bugüne dek anlattığım meyhanelerden Asmalı Cavit'in karşı sırasında, hafif çaprazında kalıyor; Yakup 2'nin ise biraz ilerisinde. 

Mekanın küçük olmasından ötürü, buraya yapacağınız ziyaretlerden önce mutlaka rezervasyon yaptırmanızı öneririm. Nadiren çat kapı giderek oturma şansı yakalıyorsunuz. Bulunduğu yer dolayısıyla açıkta masaları olan, Belediye'nin masa kıyımından nasibini almamış şanslı lokantalardan Gedikli. Yaz-kış dışarda oturan bir müşteri kitlesi olduğunu da ilave etmeliyim. Isıtma olduğu için, arzunuza bağlı olarak burada keyifle takılabilirsiniz.Ya da içeride, yine sınırlı sayıda masadan birine kurulup güzel güzel rakınızı yudumlayabiliriniz.

Mekanın iç düzenlemesinin gayet hoş olduğunu söylemem gerekiyor. Aydınlık, düzenli ve düşünülmüş bir tarz göze çarpıyor içeri girdiğinizde. Duvarlardaki camekanlar ve içlerine dizilmiş rakı-şarap şişeleri, son dönemlerin gözde meyhane dekorasyon stilinin bir yansıması adeta. İnsanın içini açıyor, iştahını arttırıyor. Fonda çalan Türk Saat Müziği de hem yemekler, hem sohbet, hem de mekanın iç dekorasyonuna tatlı bir ahenk katıyor.

Gedikli'nin işletmesi sevgili dostumuz Burak'tan soruluyor. Burada ufak bir parantez açmam lazım. Satış işinde çalışan bir kişi olarak, her zaman, satışın ürünleri müşteriye satmaktan ziyade, uzun vadeli bir ilişki işi olduğunu düşünmüşüdümdür. İnsani bir meseledir satış. Karşısındaki kişi ile ilgilenmek, onunla ortak ilgi alanları bulabilmek, sohbet etmek ve aktif dinleyebilmektir. İşte, mekan işleten Burak'ın yaptığı tam olarak da bu. Her ziyaretimizde bizlerle can-ı gönülden ilgilenen, neler sevdiğimizi, daha önce neler konuştuğumuzu asla unutmayan, gerçekten arkadaşlık yapan Burak, Gedikli Meyhanesi'nin bana kalırsa en önemli değerlerinden birisidir ve gerçek bir networking ustasıdır.

Yemeklere gelince...İyi bir meyhanede olması gereken soğuk mezelerin hepsi mevcut burada diyebilirim. Bunların içinde, insanın damağına bayram ettiren bir köpoğlu klasiği olduğunu belirtmeden geçemeyeceğim. Çok lezzetli, son derece "kuvvetli" ve mutlaka masanızda bulunması gerekiyor bana göre.  Ahtapot salatası, fava, haydari, lakerda, börülce gibi güzellikleri de eklemek lazım. Börülce için bir minik parantez. Zeytinyağı o kadar güzel ki, tabak tabak yiyebilir insan. Lakerda ise gerçekten büyük dilimler halinde "vahşi" bir fotmatta geliyor masaya. Buna da hayır demem. Favanın üzerinde soğan bulunması da bazılarımıza göre doğru bazılarımıza göre riskli bir tavır. Ben seviyorum. Üzerinde biraz zeytinyağı gezdirip karıştırmak hoşuma gidiyor. Neyler karşılaşacağınızı daha net görebilmeniz açısından soğuk meze tabağını da burada paylaşmam doğru olur diye düşünüyorum.

Sıcaklar konusu da çok karışık değil. Burada hiç tereddüt etmeden ciğer yiyebilirsiniz. Lokum gibi olacağından hiç şüphe etmeyin derim. Ayrıca muska böreği de yiyebilirsiniz. Ben arasıcak niyetine, hayatım boyunca yediğim en lezzetli, en muhteşem, en unutulmaz gümüş tavayı Gedikli'de yedim. Bunu da belirtmeden geçmem imkansız. Ağızda dağılan, insanı kendinden geçiren muazzam bir lezzet bombasıydı. Mevsimine göre, bu yemekten bulursanız mutlaka isteyin, haklı olduğumu göreceksiniz. Öte yandan, benim için Gedikli'nin en önemli özelliklerinden birisi de, her gidişimde ısrarla sipariş ettiğim kuzu pirzolası. Bendeniz, insanlığın en büyük icadı olarak kuzu pirzolasını gören bir zat olarak, Gedikli'nin yaptığı pirzolaya 10 puan veriyorum. Şu an yazarken bile ağzımın suyunun aktığını söylesem yeridir. Beyoğlu Balıkpazarı'ndan aldıkları ve inanılmaz bir maharetle marine ettikleri bu pirzolalardan tatmayacaksanız, lütfen Gedikli'ye gitmeyin!

Gedikli Meyhanesi, kurduğu çilingir sofraları ile Asmalımescit'in şüphesiz önemli yıldızlarından biri. Bilmeyenler için belirtmekte yarar var: Çilingir sofrası tabirinin kökeni, adı üzerinde "çilingir" kelimesinden geliyor ve hiç konuşmayan, ağzını bıçak açmayan, içine kapalı, en sessiz sakin adamın bile ağzını çilingir edasıyla açan sofra anlamına geliyor. Bana kalırsa da, bu güzel mezeler, ara sıcaklar, enfes bir Kulüp Rakısı ve Burak'ın güzel sohbetiyle, insanın muhabbete girmemesi düşünülemez...

Hararetle tavsiye ediyorum.

Asmalımescit Mah. Sofyalı Sok. No: 22
Tel:(212-245 96 22)
Fax:(212 - 245 96 22)
http://www.gediklimeyhanesi.com 





10 Ocak 2013 Perşembe

Kısa... Kısa... / Tarihi Sultanahmet Köftecisi Çağlayan

Bazı yerleri tesadüf eseri buluyor insan. Bir müşteri toplantısı için gittiğim Çağlayan'ın insanı katil eden trafiğine kapılmışken, hiç beklemediğim anda karşıma çıkan bir park yerine kendimi attığımda rastladım Sultanahmet Köftecisi'nin bu şubesine. Tam önüne park etmiştim, karnım açtı, bir saat kadar da vaktim vardı toplantıya. Her zamanki gibi, ne durumda olacağını kestiremediğim İstanbul trafiğine güvenemediğim için erken çıkmıştım yola. Kendimi hemen Sultanahmet Köftecisi - Selim Usta'ya atıverdim. Bir buçuk porsiyon köfte, bol soğanlı piyaz, bir de kola söyledim. Aç karnına da gittiğim için belki, o piyaz salatası o kadar güzel geldi ki, anlatamam. Köfteler de benim sevdiğim gibi, ev köftesi gibi gevşek olmayan, çiğnerken "ben burdayım" diyen cinsten ve hafif yağlıydı. Yanında mis gibi taze ekmeği mideye indirdim. Pilav da ustalıkla pişirilmiş ve yine benim sevdiğim gibi yağlıydı. Bir de üstüne çay... Toplantıya yüzüm gülerek, karnım doymuş ve kafam çalışarak gittim. Yolunuz Çağlayan'a düşerse (umarım Adliye Sarayı haricinde bir yere) burada yemenizi öneririm. İlaç gibi geliyor.
Çağlayan Mah. Vatan caddesi No:3
Kağıthane - İstanbul
T: 0 212 219 43 33 - 32
M: caglayan@sultanahmetkoftesi.com

9 Ocak 2013 Çarşamba

Kısa...Kısa... / Pelit - Esentepe

Pelit Pastaneleleri zaten hepimizin bildiği, ara ara alışveriş yaptığı, özellikle pasta-tatlı konusunda tercih edilen bir kurum. Fakat aslına bakarsanız, lokantacılık konusunda da hayli iyiler. Bazı günlerde Gayrettepe, Mecidiyeköy, Esentepe coğrafyasına yolum düştüğünde burada öğlen yemeği yiyorum. Öyle uzun uzun değil ama, az da olsa üzerinde konuşulması gereken bir yer Esentepe'deki mekan. Öğlen yemeklerinde çevre işyerlerinde çalışanları uğrak yeri burası. Neden mi? Servis inanılmaz hızlı ve özenli, yemekler ortalamanın üzerinde bir kaliteye sahip ve fiyatlar da yemeklerin lezzetine göre gayet uygun bir seviyede. Burada kahvaltı da edebilirsiniz, salata da yiyebilirsiniz, italyan işi makarna türü yemekler de yiyebilirsiniz, et, tavuk gibi ana yemeklerden de mideye indirebilirsiniz. Benim favorim, fotoğrafını da gördüğünüz Anadolu Kebabı. İçide incecik kesilmiş dana eti, soslu ekmekleri ile sizi şişirmiyor. Burada mercimek çorbası da içebilirsiniz öncesinde. Kuvvetli bir lezzeti var. Baharatlı salatası da çok doyurucu ve yeterli. Öğlen oniki gibi giderseniz iyi, biraz geç kalısanız yer bulamayabilirsiniz. Hızlı, kaliteli ve nispeten ucuz öğlen iş yemekleri için şiddetle tavsiye edilir.
Adres :Büyükdere Caddesi Oyal İş Merkezi No : 108 Esentepe - Şişli / İSTANBUL
Tel :(0212) 288 74 74
Faks :(0212) 288 67 55

Kısa...Kısa.../ Carluccio’s - Kanyon

Kanyon Alışveriş Merkezi'nin girişinde bir İtalyan Lokantası Carluccio’s. Finans piyasalarının cirit attığı bir coğrafyada, takım elbiseli adamlar ve şık görünümlü kadınlar yemek yiyerek vakitlerini geçirsin diye yerleştirilmiş buraya. En azından bana öyle geldi. İçeri girdiğinizde, havadaki ego ve libido kokusunu solumamanız, dedikodu ve iş bağlama seslerini duymamanız mümkün değil. Bilmeyenler için, burası bir chain'in şubesi, Londra ve Dubai gibi yerlerde de var. Malzemelerin İtalya'dan getirildiği söyleniyor, doğrudur diye tahmin ediyorum. Burada tadı gerçekten hoşuma giden, mevsim mantarlarından yaptıkları bir mantar çorbası indirdim mideye. Hiç fena değildi. Masaya keçi peynirli bir salata, Pasta Arrabiata, mascarpone peynirli nefis bir tatlı geldi. Yemek kalitesi gerçekten çok iyiydi diyebilirim. Serviste belirli aksamalar da olsa, güleryüzlü ve samimi bir hizmet olduğunu da söyleyebilirim. Öğlen yemekleri için ideal. Yer bulmak sorun olabilir.
Büyükdere Caddesi 185 Kanyon AVM, Levent, Levent, Beşiktaş
Telefon:
(212) 353 05 45
Çalisma Saatleri :
Hafta içi 07.30-00.00, hafta sonu 09.00-00.00 arasında açık.
Ödeme Sekilleri :
Kredi kartları geçerli.